CUMANIZI TEBRİK EDERİZ.

Günün Hadisi: 392

Resûl-i Zîşan Efendimizin mahrem-i esrârı olup, münâfıkların ahvâline ve ilerde zuhûr edecek fitnelerin hepsine en ziyâde muttali' olan Hz. Huzeyfe buyuruyorlar ki:
"Bir gün Hazret-i Ömer'in yanında oturuyorduk, Ömer sordu:
"Bakalım Resûlüllah'ın fitne hakkındaki söylediklerini hanginiz muhafaza etmiş, bellemiş?" "Dedim ki: Ben. Hem de nasıl söylemişlerse öylece..."
Hazret-i Ömer:
"Amma da cür'etin varmış," dedi.
"Dedim ki: İnsânın; ehli, malı, evlâdı, komşusu yüzenden dûçar olduğu fitneye; oruç, namaz, sadaka, emr-i bilma'ruf, nehy-i ani'l-münker kefâret olur."
Ömer:
"Hayır! Sormak istediğim fitne bu fitne değil, onu murâd etmiyorum. Deniz nasıl kudurursa öyle kuduran fitneyi soruyorum." Ben: "Yâ Emîre'l-mü'minîn! Size ondan bir beis yok. Ya'ni o fitneden sana bir şey yok. Zîra seninle onun arasında kilitli bir kapı vardır."
Ömer radıyallahü anh:
"Kapı kırılacak mı, yoksa açılacak mı?" diye sordular.
"Kırılacak!" dedim.
"Demek ki, tâ kıyâmete kadar kilitlenmiyecek?" dedi. (Kırılmış kapıya kilit vurulmaz.)
Biri sordu:
"Ömer kapıyı biliyor mu?"
"Evet, yarından evvel bu akşamın geleceğini bildiği gibi biliyor."
"Ya kapı kimdir?" diye sordular.
"Ömer'in kendisidir" cevabını verdim.
Hazret-i Huzeyfe'nin şu cümlesinden anlaşıldığına göre: Kendileri Resûl-i Zîşan Efendimizden öğrendiklerine nazaran, Ömer (radıyallahü anh)ın vücûdu, fitneye karşı bir sed oluyor.
Ey hakikat yolcusu!
Hazret-i Huzeyfe, Resûl-i Ekrem'in öyle bir mahrem-i esrarı idi ki, Ömer radıyallahü anh, Medîne'de bir cenaze olsa nezaret ederdi ki Hazret-i Huzeyfe cemaat içinde var mı, yok mu? Eğer yoksa o cenazenin münafık olmasından şübhe eder, namazını kılmazdı.
Resûlüllah (sallâllahü aleyhi ve sellem')'e:
"Yâ Resûlâllah! Bir halîfe ta'yin etseniz" diye niyaz edilmiş.
Fahr-i âlem Efendimiz:
"Eğer ben bir halîfe nasb edersem, siz de ona itaat etmezseniz muhakkak azaba uğrarsınız. Lâkin size Huzeyfe ne söylerse sözüne inanınız, Abdullah İbni Mes'ud da Kur'an'ı nasıl okutursa öyle okuyunuz" buyurmuşlardır.